TÜRK BALE TARİHİ
TÜRK BALE TARİHİ

TÜRK BALE TARİHİ

Fotoğraftaki sanatçılar Gülcan Tunççekiç & Oytun Turfanda Uyuyan Güzel - 1972

ÜLKEMİZDE BALE SANATI

Bale sanatı, ülkemizde 1947 senesinde İngiliz Kraliyet Balesi’nin kurucusu olan Dame Ninette de Valois’nın davet edilmesi ile başladı diyebiliriz. Dame Ninette de Valois ülkemizde “Madam” olarak bilinir ve uzun yıllar boyunca Türk Balesi’ne verdiği emek çok büyüktür.

1947 senesinde İstanbul Yeşilköy’de başlayan bu branş günümüze kadar gelişerek devam etmiş ve çok önemli yerlere gelinmiştir. 

TÜRK BALE TARİHİ

Cumhuriyet’imizin kuruluşundan sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata çok önem vermesinden dolayı, Ankara’da ilk konservatuvarın temeli atıldı. Müzik, tiyatro ve opera bölümlerinden oluşan bu konservatuvar ülkemizde Batı’lı sanat anlayışının da temelini oluşturmuş oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata verdiği değeri, o dönemde yaptığı TBMM konuşmalarından bir kesit ile size aktarmak isterim.

“Güzel Sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara’da bir Konservatuvar ve bir Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek benim için hazdır. Güzel sanatların her şubesi için Kurultay’ın göstereceği alaka ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için tesislidir”

Ülkemizde batılı sanat anlayışı Mustafa Kemal Atatürk sayensinde başlamış ve halen gelişerek devam etmektedir.

Ülkemizde bale branşı, 1947 senesinde, İngiliz Kraliyet Balesi (Royal Ballet)’nin kurucusu Dame Ninette de Valois tarafından İstanbul Yeşilköy’de yatılı bir ilkokulda resmî olarak açılmıştır. Ancak ülkemizin bale ile tanışması aslında daha önceki yıllarda başlamıştı.

1940’ların başında, 3 dönemden oluşan ve toplam 10 yıl sürecek olan bir eğitim ile bale sanatçıları yetiştirilmek isteniyordu ancak o yıllarda bu düşünce gerçekleşemedi. Daha önceki yıllarda, 1917’de gerçekleşen “Rus Devrimi” dolayısı ile ülkemize gelen Beyaz Rusların arasında bale dansçısı olanların özel olarak öğrenci yetiştirdikleri de bilinmektedir. Ülkemiz bale branşı ile ilk defa bir Rus göçmeni olan Lydia Krassa Arzumanova sayesinde tanıştı diyebiliriz. 1921 senesinde Türkiye’ye gelen Arzumanova, İstanbul’da özel bir stüdyoda bale dersleri vermiştir. Hatta 1929 senesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün daveti ile tekrardan çağırıldı ve ülkemize bale branşını resmî olarak getirebilmek için görüşleri alındı. Arzumanova’nın ülkemizde sahnelediği ilk eser 1931 senesinde “Cass d’İtalia” oldu. 1941 senesinde ise Arzumanova, Tepebaşı Belediye Konservatuarı’nda klasik bale dersleri vermeye başlamış, hatta Eminönü Halkevi’nde de klasik ritmik danslar dersleri vermiştir. Bu dönemde çeşitli eserler sahnelenmiş ve Türkiye’de bale branşı için önemli adımlar aslında bu günlerde atılmış oldu.

Dame Ninette de Valois, 1947 senesinde ülkemizden aldığı resmî davet üzerine gelmiştir. 3 haftalık bir gözlem süreci sonunda aldıkları karar üzerine 6 Ocak 1948 günü yatılı bir okul içerisinde İstanbul Yeşilköy’de açıldı. Ve İngiltere’den gelen Joy Newton ile Audrey Knight oldu. Eğitimde Sadler’d Wells bale okulunun dersleri işleniyordu.

1950 senesinde bale okulu Ankara’ya taşındı ve Ankara Devlet Konservatuarı’na bir bölün olarak bağlandı. 20 yıl boyunca süren bale eğitimi boyunca Madam’ın görevlendirmiş olduğu İngiliz Öğretmenler çalıştı. İlk resmi bale öğrencilerimizi Madam’ın yönetiminde Beatrice Appleyard, Lorna Munsford, Robert Lunnan, Travis Kemp ve Molly Lake yetiştirmiş oldu.

Bale bölümünün ilk mezunları 1957 senesinde verildi. Bu sayede Devlet Balesi’nin temelleri atılmış oldu. 1960 senesinde Devlet Tiyatrosun’da sahnelenen ilk eser “El Amor Brujo” oldu. Ancak bu eser “Salome” operası ile birlikte sunulduğu için tek başına bir bale temsili olmadı. Sadece bale temsili olarak ilk defa 1960-61 sezonunda “Copellia” balesi ile sahnelendi. Bu eserde başrol dansçısı olarak “Swanilda” rolü ile Binay Okurer oldu. Olağanüstü bir başarı üzerine, bilet almak için insanlar gece yarılarından sıraya girmeye başladı. Sonraki yıllarda ise “Les Sylphides, Uçarının Gidişi, Buzda Kayanlar, Gençler Balosu, Veneziana, Ölüm ve Gençkız” eserleri de başarıyla sahnelendi.

1962-1963 sezonunda, ilk defa devlet balemiz için Andre Howard’ın koreografisi ile sahnelenmiş olan “Gizemli Engeller” eseri oldu.

1964 senesinde ise ilk defa bir Türk bestecisi Ferit Tüzün’ün eseri olan ve 6 bölümden oluşan fantastik Türk balesi “Çeşmebaşı” balesi Dame Ninette de Valois’nın koreografisi ile seyirci karşısına çıktı.

1967 senesinde ise Devlet balemiz ilk defa yurtdışı turnesi olan Bulgaristan turnesine giderek orada sahne aldı.

1968 senesinde ilk defa bir Türk tarafından koreografisi yapılan eser sahnelendi. Bu eser Sait Sökmen’in, Ravel’in müziği üzerine koreografisini yaptığı “Çark” balesi oldu.

14 Temmuz 1970 senesinde Devlet Tiyatro’su Opera bölümü ayrılarak, “Devlet Opera ve Balesi” afı altınlar kendi müdürlüğünü açmış oldu.

Türk balesine, 1970 senesinde Rodriguez tarafından 3 yeni koreografi yapıldı. Bunlar, Glazounov Suite/Mevsimler, Judith ve Orpheus oldu. Bu eserlerde Türk balesinin en önemli isimlerinden Meriç Sümen(Kanan), Oytun Turfanda, Gülcan Tunççekiç ve Oğuz Özlem dans etti.

1970-71 sezonunda, Rodriguez “Romeo ve Juliet” eserini sahneye koydu. Meriç Sümen(Kanan) ve Oytun Turfanda’nın baş rolleri dans ettiği bu eser Türk balesinin ilk klasik bale repertuarı dans etmiş olduğu eser oldu. O gece, Türk balesinin kurucusu Dame Ninette de Valois, o dönemin kültür bakanı olan Talat Halman tarafından “Türk Kültürüne Hizmet Ödülü” nü aldı.

Türkiye’de günümüzde bulunan Devlet Opera ve Bale Müdürlükleri: 

Ankara Devlet Opera ve Balesi

İstanbul Devlet Opera ve Balesi

İzmir Devlet Opera ve Balesi

Antalya Devlet Opera ve Balesi

Mersin Devlet Opera ve Balesi

Samsun Devlet Opera ve Balesi