31Ağu
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN İLAYDA ÇÖMEZ ERDOĞAN
Bale Sanatı - UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN İLAYDA ÇÖMEZ ERDOĞAN
Herkese Merhaba!
Yazılarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu sefer çok sevgili ailemden Uzman Psikolojik Danışman & Aile Danışmanı İlayda Çömez Erdoğan ile sizlere, çocukların eğitimlerinde yaşanan çeşitli sorunlarla ilgili faydalı bir yazı hazırladık. Umarım beğenirsiniz:)
Sevgili İlayda,
Öncelikle desteğin için çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın. :)
İzninle küçük bir özet geçerek sonrasında sana sorularımı iletmek istiyorum.
Bale ve dans eğitmeni olarak 10 yıldır mesleğimi icra ediyorum. Eğitmenlikte her gün yeni bir şey tecrübe edip öğreniyorum. Kendimi geliştirmeyi çok seviyorum. Eğitmenlikte yaşadığım çeşitli sıkıntılar olduğunda, mesleğinde profesyonel olan başarılı insanlardan destek alıyorum ve öğrencilerimin aileleri de bu durumdan faydalanabilsin diye sosyal medya üzerinde paylaşıyorum.
Çocuklarda doğru eğitimin tek taraflı olmadığını, ebeveyn ve eğitmenlerin sürekli iletişim halinde olan bir ekip olarak hareket etmesini çok doğru buluyorum. Öncelikle bu konu hakkında bizlere ne söylemek istersin?
İlayda: Defneciğim, öncelikle ben de bana bu fırsatı verdiğin için çok teşekkür ediyorum. Bu konuda çok haklısın; çocukların eğitimi, çocukların kendilerinin de içinde bulunduğu gerçek bir ekip işi. Eğitim ailede başlıyor, daha sonra öğretmenler de çocukların hayatlarına dâhil oluyorlar ve bilgi aktarıyorlar. Burada en çok dikkat etmemiz gereken durumlar: çocuğun öğrenmeye istekli olup olmadığı ve sonrasında okulda öğrenilen bilginin evde pekiştirilip pekiştirilmediğidir. Doğru bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için çocuk, aile ve eğitmenin iş birliği içerisinde çalışması ve birbirini desteklemesi gerekiyor. Aile ve eğitmenin iş birliği, çocuk için tutarlı bir eğitim ortamı sağlıyor ve çocuk kendini güvende hissediyor. Biliyorsun güvende hissetmek hayattaki en önemli şeylerden bir tanesi. Güven ortamı sağlandığında da başarı arkasından geliyor.
O zaman sorularımıza geçelim! :)
Defne: Çocuğun, bir branşı gerçekten sevip sevmediğini nasıl anlayabiliriz?
İlayda: Spor ve sanat doğası gereği disiplini içerisinde barındırır. Çocuklar da genel yapıları itibarıyla disiplinden çok hoşlanmaz, özgür olmak isterler. Eğer bir çocuk antrenmanlarına severek geliyor, sorumluluklarını aksatmıyor, öğrenmek için çaba harcıyor, başarısız olsa da denemekten vazgeçmiyor, antrenmanlarda olanları evde ailesi ile mutlulukla paylaşıyor ve kendi isteğiyle evde de tekrarlarını yapıyorsa o branşı gerçekten seviyor demektir. Sıkı bir gözlem yapmamız yeterli olacaktır. :)
Defne: Ebeveynlerin, çocuklarını sosyal bir branşa teşvik etmesi nasıl bir yolla olmalıdır?
İlayda: Öncelikle çocuğun yaşına ve fiziksel yapısına uygun bir branşa yönlendirilmesi çok önemli. Burada ilk adım çocuklar için bir doktor tarafından fiziksel muayenenin gerçekleştirilmesidir. Daha sonra çocukların yaşına ve fiziksel gelişimine uygun görülen sporları tanıması eğer mümkünse deneyimlemesi faydalı olacaktır. Bu deneyim sonucunda, eğitmen de uygun görürse çocuğun kendisinin devam etmek istediği branşa yönlendirilmesi en doğru yol olacaktır.
Defne: Ebeveynlerin, çocuklarını yetenekli olmasına rağmen sevmediği bir branşa devam etmesi için zorlaması doğru mudur?
İlayda: Böyle bir durumda çocuğun neden bu branşı sevmediğine odaklanmamız gerekiyor. Büyük ihtimalle onu fiziksel veya duygusal olarak zorlayan bir etmenle karşılaşıyor ve bu nedenle de devam etmek istemiyordur. Eğitmeni ile bağ kuramamış olabilir, bağı kurmuş ancak eğitmeni tarafından hevesi kırılmış olabilir, antrenman esnasında olumsuz bir durum yaşamış olabilir, fiziksel açıdan acı çektiği bir durum olabilir veya dışarıda onu daha çok cezbeden bir şeyden dolayı antrenmanından mahrum kalıyor olabilir... Nedeni doğru tespit edebilmek için çocuğu anlamak üzere dinlememiz gerekiyor. Nedeni tespit ettikten sonra konu ile ilgili önlemler alabilir ve çocuğun tekrar motivasyonunu sağlayabiliriz. Bazen de çocuklar gerçekten keyif almadıkları için bir branşa devam etmek istemeyebilirler. Burada da ısrarcı olmamak gerekiyor.
Defne:Çocukların sevdiği ve icra ettiği branşların eğitimleri sırasında psikolojik olarak yoruldukları veya zorlandıkları süreçler için nasıl bir yol izlenmelidir?
İlayda: Hayatımızda denge gerçekten önemli bir yer tutuyor. Çocuklar antrenmanlara ve okula ayırdıkları süre kadar kendilerini dinlendirecek, eğlendirecek aktivitelere de zaman ayırmalıdırlar. Bu denge sağlandığında genelde çocuklar şikâyet etmiyorlar. Bu dengeyi kurmaktaki en büyük iş de ailelere düşüyor. Sadece bu durum için değil, genel olarak çocuklarımızın ihtiyacını görebilmek için her gün yargılamadan, eleştirmeden sohbet etmeye de vakit ayırmamız gerekiyor. Bu yoğun tempolarında yorgun hissetmenin çok normal olduğunu, önemli olan şeyin onun mutluluğu olduğunu, onun için neler yapabileceğinizi sorarak rahatlamasını sağlayabilirsiniz. Eğer ne yapacağınız konusunda çok zorlanırsanız, okulunuzun rehberlik birimine veya bir uzmana danışarak destek isteyebilirsiniz.
Defne: Çocuklardaki isteksizlik sorunu için bizlere ne söylemek istersin?
İlayda: Çocuklara yaşlarına uygun sorumluluklar vermemiz gerekiyor. Çünkü hayat bunun üzerine kurulu aslında. Onlara sorumluluk vermediğimizde ve sorgusuzca isteklerini yerine getirdiğimizde onlara çok büyük kötülük yapmış oluyoruz. Çünkü gerçek dünya öyle işlemiyor. :) Dolayısıyla, onun yerine her şeyi biz yaptığımızda, sorumluluk almayı bilmeyen, hayatı yalnızca eğlenmekten ibaret zanneden, bir zorlukla karşılaştığında ebeveyninin o sorunu onun için halledeceğini düşünen "tembel" diye nitelendirilen isteksiz çocuklarla karşılaşıyoruz. Geç kalmadan sorumluluk almayı, mücadele etmeyi öğretmeliyiz. Tabii ki onları yalnız ve çaresiz bırakmaktan bahsetmiyorum. :) Arkalarında olduğumuzu göstererek davranışlarının sorumluluklarını almalarını ve çözüm üretmelerini destekleyecek nitelikte davranmalıyız.
Sevgili İlayda, bu güzel sohbet için tekrardan çok teşekkür ediyorum. Röportajımızın çok faydalı olup beğenileceğine eminim. Umarım bir gün tekrardan yepyeni güzel bir içerik hazırlarız!